HABER-ANALİZ
Cinayet, diplomatik dokunulmazlığı bulunan Suudi Arabistan konsolosluğunda işlenmiş olsa da, gazeteci Cemal Kaşıkçı nihayet Türkiye'de öldürüldü. Hatta gelişmeler onu gösteriyor ki Kaşıkçı önceden planlanın bir kumpasla İstanbul'a çekilerek cinayetin burada işlenmesi sağlandı.
Bu Türkiye açısından kabul edilebilir bir durum değil. Dünyaya Türkiye'nin gazetecilerin kumpas kurularak katledilebileceği bir yer görüntüsü vermek istemiyor. Eğer Türkiye'de böyle bir cinayet işlenmişse bunun sorumluluların mutlaka ortaya çıkartılacağını göstermek istiyor.
Türkiye'nin bu olayda bu kadar çok bilgiyi uluslararası basınla paylaşmasının sebebi buydu. Türkiye bütün dünyanın dikkatle izlediği böyle bir konuda kendi imajını korumak istiyor.
Bunun yolu cinayetin bütün boyutlarıyla ortaya çıkartılmasından geçiyor. Bu noktada iş ceset konusuna geliyor.
Cesedin bulunması önemli
Suud yönetimi Kaşıkçı'nın konsolosluktan hiç çıkmadığını, konsoloslukta öldüğünü 17 gün sonra itiraf etti ancak cesedin nerede olduğuna dair hiçbir açıklama yapmadı.
Soruşturmanın tamamlanabilmesi için cesedin veya eğer parçalanmışsa cesetten kalan parçaların bulunması ve otopsi yapılması hayati önemde. Suudi Arabistan bu konuda işbirliğine yanaşmıyor. Ceset konusunda hiçbir bilgi vermemelerinin sebebi muhtemelen cesedin konsoloslukta gerçekten de parçalanmış olması. Riyad'dan iki özel uçakla İstanbul'a gelen heyetin içinde otopsi uzmanı isimlerin olduğunu biliyoruz. Cesedin parçalandığının ortaya çıkması halinde Suud yönetimine karşı dünya kamuoyundan çok daha büyük tepkilerin gelecektir. Riyad yönetimi bunun farkında.
Ancak Türkiye açısından da cesedin ortaya çıkartılması çok önemli.
Ceset bulunmadan soruşturmanın bütün boyutlarıyla sonuçlandırılması mümkün değil. Erdoğan muhtemelen bu sebeple Riyad'ı sıkıştıran bir açıklama yapıp 'Salı günü bütün ayrıntıları açıklayacağım' diye konuştu. Dün gece Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Amerika Başkanı Trump ile görüşmesinin en can alıcı konusu muhtemel buydu. Türkiye, Amerika'nın soruşturmada daha fazla işbirliği yapması için Riyad'a baskı yapmasını istiyor.
Türkiye'nin elinde hem cinayetin Suudi Arabistan'ın açıkladığı şekilde olmadığını, hem de cesedin parçalara ayrıldığını kanıtlayan ses kaydı olduğu belirtiliyor. Bu kaydın dünyaya duyurulması halinde Suud yönetimi muhtemelen tarihinde benzerini görmediği şekilde zor durumda kalacak.
Bu tablo karşısında Suud yönetiminin Erdoğan'ın mesajını alıp Salı gününden önce cesedin yerini Türkiye'ye bildirmesi beklenebilir. Tabii, ceset bulunduğunda ortaya çıkacak tablo Riyad için yine aynı derecede kötü olacağı bu konuda sessiz kalmayı da tercih edebilirler.