Hem Demokrat hem de Cumhuriyetçi senatörlerin ortak imzasıyla sunulan karar tasarısı Senato'dan oybirliği ile geçti. Karar tasarınının hazırlanmasında CIA Direktörü Gina Haspel'den 4 Aralık günü senatörlere aktarılan bilgiler etkili oldu. Senatörlerin bu bilgilendirmeden sonra gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesi emrini bizzat Prens Selman'ın verdiğinden şüpheleri kalmamıştı.
CIA, senatörlerden önce Başkan Trump'a da elindeki verileri aktarmıştı, bu veriler ışığında cinayet emrinin 'çok büyük bir ihtimalle' Prens Selman tarafından verildiğini bildirmişti. Ancak Trump bu brifing sonrasında, 'Kesin hüküm vermek için yeterli delil yok. CIA kesin bir şey söylemiyor. Belki yapmıştır belki yapmamıştır' diye konuşmuştu.
CIA Direktörü Haspel'dan aynı brifingi alan senatörlerden Bob Corker 'Hayatımda hiç bu kadar ikna edici kanıtlar görmemiştim. Eğer Prens Selman mahkemeye çıkacak olsa jüri onu 30 dakika içinde cinayet suçundan mahkum eder' demişti.
Senato'nun Prens Selman'ı Kaşıkçı cinayetten 'şahsen sorumlu' tutan bu kararı Başkan Trump ile Kongre arasındaki ilişkileri daha da gerecek gibi görünüyor. Amerika Başkanı konuya cinayet suçu veya faillerin cezalandırılması açısından değil Suudi Arabistan'dan Amerika'ya aktarılan paralar açısından bakıyor. Donald Trump Suudi Arabistan'ı 'harika bir müttefik' olarak görüyor ve onu kaybetmek istemiyor.
Suudi Arabistan'ın neden 'harika bir müttefik' olduğunu şu sözlerle izah etmişti: " Suudi Arabistan harika bir müttefik. Onlarla 110 milyar dolarlık silah anlaşması yaptık, bir düşünün tam 110 milyar dolar. Bu silahları benden almazsa Rusya'dan alır, Çin'den alır. Bu parayı öteki ülkelere vermek aptallık"
Prens'i Korumak Artık Daha Zor
Senato'nun bu kararının Amerika'daki sistemin işleyişi açısından bağlayıcılığı yok, ancak bu karardan sonra Trump yönetiminin Prens Selman ile orta – uzun vadede bir yakın ilişki yürütebilmesi neredeyse imkânsız hale geldi.
Türkiye'nin elindeki kanıtları uluslararası kamuoyuyla paylaşmasından sonra Amerikan senatosunda Prens Selman'ı en fazla hırpalayan isimlerden biri Cumhuriyetçi Senator Lindsey Graham oldu.
Senator Graham'ın Senato'daki oylamadan önceki sözleri şöyleydi: 'Benim açımdan bu ülkeyle ilişkilerin mevcut yapısı sürdürebilir durumda değildir....Suudi Arabistan'daki mevcut Veliaht Prens o kadar zehirlenmiş ('toxic'), o kadar lekelenmiş ve o kadar defolu hale gelmiştir ki ben orada bir değişiklik olmadığı sürece bundan sonra bu ülkeyle iş yapılabileceğine inanmıyorum. Suudi Arabistan'daki dostlarımıza sesleniyorum: Durum değişmediği sürece Amerika Birleşik Devletleri ile asla bir ilişkiniz olamayacaktır. Durumun ne şekilde değişmesi gerektiği ise size kalmış bir konudur'
Trump'ın senatonun bu kararından sonra Prens Selman'a dair politikasından süratli bir u-dönüşü yapması beklenmiyor ancak Veliaht Prensi eski gibi sahiplenmesi artık o kadar kolay olmayacak. Cinayet emri verirken 'suç üstü' yakalanmış bir veliaht prensin bu durumu Amerikan Senatosunda da kayda geçirilmiş oldu. Prens Selman'ın uluslararası sistemde sahnede kalabilmesi de eskiye göre daha zor.
Türkiye'nin Aldığı İlk Büyük Sonuç
Amerikan senatosundan çıkan bu karar Kaşıkçı cinayetinden sonra etkili ve sofistike bir süreç yürüten Türkiye'nin uluslararası alanda elde ettiği ilk önemli netice oldu. Türkiye'nin uluslararası basına 'damla damla' aktardığı inkâr edilemez kanıtlar cinayet emrinin Suud devletinin 'üst kademelerinden' verildiğini ortaya koymuştu. Ankara'nın elindeki teknik deliller, özellikle de cinayetin işlenişi öncesindeki ve sırasında ses kayıtları bu sonucun alınmasında etkili oldu.
Ankara, bu ses kaydını başta Amerika olmak üzere bazı İngiltere, Fransa ve Almanya gibi NATO üyesi ülkelerin istihbarat örgütlerinin temsilcilerine dinletmişti. CIA Başkanı Gina Haspel de Başkan Trump'a sunacağı nihai değerlendirme raporu öncesinde Türkiye'nin elindeki delilleri bizzat görmek üzere Ankara'ya gelmişti. Son olarak MİT Başkanı Hakan Fidan, NATO toplantıları çerçevesinde bulunduğu Washington'da Kaşıkçı cinayetini takip eden bazı senatörden bir davet almış, daha önce CIA Başkanına verdiği bilgileri onlarla da paylaşmıştı.
Senato'nun Yemen Kararı
Senato Suudi Arabistan ile ilgili ikinci karar alarak bu ülkenin Yemen'e karşı sürdürdüğü askeri harekâtlara Amerikan desteğinin kesilmesini istedi. Karara 56 senatör olumlu oy verirken, 41'i hayır oyu kullandı. Tasarıyı kaleme alan senatörlerden Bernie Sanders, ' Bu kararla Suudi Arabistan'daki despotik rejime Yemen'deki askeri macerasının bir parçası olmayacağımızı söylemiş olduk' dedi. Suudi Arabistan Yemen'de İran destekli gruplara karşı bir tür vekalet savaşı yürütüyor. İslâm dünyasının en fakir ülkesine yönelik hava bombardımanları ve bölgeye yönelik abluka yüzünden 10 milyondan fazla insan haftalardır açlık sınırda yaşıyor. Yemen'e yönelik bu saldırıların ve ablukanın arkasındaki isim de Prens Selman'dı. Senato'nun bu kararından sonra Suudi Arabistan'ın Yemen sahasındaki manevra alanı da daralmaya başlayacak.