Sonuçsuz kalmaya mahkûm görüşme

 Ankara'da Türk- Amerikan heyetleri arasında bugün yapılacak görüşmede pozisyonlar net: Amerika masaya şu görüşle oturuyor: 'Biz Suriye'de YPG'yi korumak istiyoruz'

Neden?

"Çünkü onlar bizim 'müttefikimiz"

Biz?

Siz de müttefikimizsiniz.

Nasıl oluyor bu?

Oluyor işte...

Bu perspektifle masaya oturan bir Amerika ile Türkiye'nin o masadan bir mutabakatla ayrılması mümkün müydü?  Değildi, nitekim öyle oldu.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'ın görüşmeden sonra yaptığı açıklamalarda bu durum açıkça görülüyor. Kalın'ın açıklamalarından pozisyonların üzerinden geçildiği anlaşılıyor. İbrahim Kalın'ın verdiği bilgiye göre, Türkiye bu görüşmede Amerika'yı YPG'nin 'PKK'nın Suriye kolu' olduğuna, dolayısıyla Amerika'nın terör örgütü listesinde bulunan PKK'yla aynı şey olduğuna ikna etmeye çalıştı. Amerikalılar bunları zaten biliyor.Ankara ile Washington arasındaki mevcut YPG krizin çözümü için muhtemelen Erdoğan ile Trump arasında önümüzdeki günlerde yapılacak görüşmeyi beklemek gerekecek.

Bunu bile bile PYD/YPG'den 'müttefikimiz' diye bahsediyor, dahası  2014 Ekim ayından beri 20 bin tır silah veriyorlar.  Amerilı yetkililer, YPG'lilerden, 'Kürtler, Kürt savaşçılar' diye bahsederek PKK'ya 35 yıldır peşinde koşup elde edemedikleri meşruiyeti sağlıyor.

John Bolton'ı Hatırlayalım

Bugünkü görüşmelerde Amerikan heyetine Trump'ın Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton başkanlık etti.John Bolton'u bu coğrafyada bu konularla ilgili herkes iyi tanır. Bolton İsrail yanlısı bir şahindir.  Amerika'da bile 'Amerika'dan çok İsrail'in çıkarlarını savunmakla' eleştirilen bir isim. 2003 yılında yalanlar ve sahte veriler üzerinden Irak'ın işgal edilmesindeki en etkili aktörlerden biri oydu. Irak'ın elinde kimyasal silah olmadığını da, Saddam Hüseyin'in El Kaide ile bir irtibatının bulunmadığını gayet iyi bildikleri halde Amerika'nın savaş makinesini Irak'ın üzerine süren adamlardan biriydi.  Asıl amaçları, İsrail'in stratejik tehdit algıladığı iki ülkeden biri olan Irak'ı devredışı bırakmaktı. (Bob Woodward'ın yazdığı Plan of Attack kitabında John Bolton, Paul Wolfowitz, Douglas Feith, Donald Rumsveld ve Dick Cheney gibi adamların bu uğurda nasıl canhıraş mücadele ettikleri anlatılır. CIA'e bile Irak- El Kaide bağlantısına dair  'olmayan delilleri' bulsun ve Irak'a askeri müdahaleye gerekçe hazırlasın diye nasıl baskı yaptıklarını o dönemi anlatan pekçok kitapta yer alır)

Suriye'nin de Defteri Dürüldü. Sırada Hangi Ülke Var?

Bugün aynı şeyi Suriye üzerinde yapıyorlar. Bugün Ankara'da yapılacak görüşmelerin sonucu bu bakımdan önemlidir. John Bolton, Ankara'ya İsrail ile istişâre ettikten sonra Tel Aviv üzerinden geldi.

Şu açıklamayı yaptığı yer Tel Aviv : 'Suriye'den çekilmek için şartlarımız var. Türkiye'nin 'Kürtlere' yönelik bir askeri harekâta girişmemesi'nin bu şartlardan biridir. Çekilmenin takvimi bu şartların yerine gelmesinden sonra tespit edilecek, Amerikan askerleri ayrılmadan önce bu şartların yerine geldiğini görmemiz lazım'

Peki, İsrail Suriye'de ne istiyor?

Öncelikle Suriye'nin kendisine yönelik bir tehdit olmaktan çıkmasını. Ki artık bu hedefe varılmış durumda, zira Suriye artık bırakın başkalarına tehdit olmayı, kendini bile savunacak takati kalmamış bir ülke, bir harâbe. Irak'ın tamamı nasıl artık Bağdat'tan yönetilemiyorsa Suriye de Şam'da alınan kararlarla yönetilemiyor. İsrail'in Suriye'de asıl istediği Irak'ın kuzeyinden başlayıp Akdeniz'e kadar uzanan bir kukla Kürt devleti. Amerika-İsrail çizgisinde böyle bir 'kukla devlet' hem Suriye'yi ve Irak'ı hem de İran ve Türkiye'yi tehdit edecek. İsrail'in bölgedeki güvenliği bu şekilde tahkim edilmiş olacak.İsrail bu stratejisini saklamıyor zaten. 1980'lerden beri bu hedef ülkenin strateji belgelerinde yer alıyor. John Bolton gibi İsrail yanlısı neo-con'lar bu hedefin gerçekleştirilmesinde İsrail'in en büyük yardımcıları. Zira bu hedefe kendi gücüyle ulaşmak İsrail'in boyunu aşar. İsrail bu hedefe varmak için Amerika'nın kas gücünü kullanıyor.

Irak'ta Bahane El Kaide'ydi Suriye'de IŞİD

Irak'ın devredışı bırakılmasında bahane neydi? Saddam Hüseyin rejiminin elinde kimyasal silahlar var, ayrıca Irak El Kaide ile irtibat halinde. Yalan mıydı? Elbette yalandı, ikisinin de yalan olduğu çok kısa sürede ortaya çıkmıştı. Bugün Suriye'nin kuzeyinde bir kukla devlet kurulması hedefine giden yolda kullanılan bahane ne? 'IŞİD ile mücadele' ve 'İran'ın etkisinin sınırlandırılması' 

Dönelim bugünkü görüşmeye... Suriye'nin kuzeyinde kurulacak bir PKK devleti yarın- öbür gün Türkiye için 'varoluşsal bir tehdit' yaratmayacak mı? Yukarıda yazdık, elbette yaratacak. Türkiye bu durumu her seviyede dile getirdi, en son Dışişleri Bakanlığı'nın yazılı açıklamasında da bu kelimelerle yer aldı. Kaldı ki komşu ülkelerin toprak bütünlüğünün parçalanması, Türkiye'nin güneyinde bir Kürt devleti kurulması Cumhuriyetin ilk yıllarından beri Türkiye için bir numaralı  stratejik tehdittir. 

John Bolton gibi  kendi hedefine fikslenmiş fanatik bir figüre bunları anlatıp onu ikna etmek mümkün mü?

Hiç zannetmiyoruz.